Ömrümüzün başlangıcından sonuna kadar önümüzde arkamızda olan onlardır. Onlar varsa biz varız. Onlar dünyanın en zenginleridirler.  Onlar vermeyi bilirler almayı bilmezler. Onların yüreği hep bizler için çarpar hem de nasıl çarpma.

İnsanın hiç kırmaması gereken iki güzide muhterim kişiler ana babadır. Ana baba kırılmamalıdır. Kutsal kitaplarımızın hepsi de önceliği kişinin ana babasına rızasını kazanmasını önerir.

İnancın dünya hayatında paylaşmak kadar dense yeridir. Özellikle ana baba yaşlandığında evlat ana babanın yanındaysa sorun yoktur. Mal varlığı var iken ziyaret edilen ana babanın malında azalma olunca eli eteği çekenler de var bu dünyada.

Ana babası hastalandığında bir bardak su vermeyen vicdanı kararmış, ahlakı soyulmuş, üzüntü, keder duygusundan yoksunların sayısı da çoktur.  Evladının yaptıklarına gücenen niceleri var. Evini alan, arabasında katkıda bulunup gelinin evine, damadının yanına çıkamayan nice bağrı yanık, yufka yürekli içinde cehennemi yaşayanlarımız var.

Ağlasam kime ağlayayım, derdimi söylesem kime söylesem diye ah edenlerin sayısını Allah biliyor. Öyle ki evlatların ne gözü doyar oldu, ne cepleri, ne de alacakları. İnsan bir de bu adamlar bize bu kadar iyilik güzellik yaptı.

Hiç olmasın çeşmeden bir bardak su doldurup ta vereyim. Elimden böylece su içmiş olur dedirtmeyi bile çok görüyoruz. Ev alan babaların o evlere alınmadığı dünya da yaşıyoruz.

Gelinin her dediğine “evet” diyen kayın pederlerin davranışından, yemek yemesinden, namazından, ibadetinden, oturmasından, kalkmasından, hele konuşmasından utananlar var.

Dede nine konuşmaya başlar başlamaz, hemen kimileri göz kaş hareketlerine başlıyor. Nedir bu kadar büyüklere hayat hakkını kısıtlamak? Konuşsun, otursun, yesin, içsin kaybın olmaz.

Adamlar var bu dünyada evladı için yanacağı ateşe imza atarak gidiyor. O ateşe imza atan adama da evde bir bardak çay çok görülüyor. Evde huzur yok, evde bereket yok diye bir de konuşuluyor.

Huzurun adresi ana ve baba yardım eder etmez, sever sevmez, karşılığını verir vermez onların duasını alma bahtiyarlığına ulaşandan daha zengin insanı bilmiyorum.

O yüce insanların, o elleri öpüldükçe öpülecek yüceler yücesi insanları hor görerek sana hiç faydası dokunmamış, belki dokunmayacak cehennemdeki ateş şiddetini arttıracak kişilere tatlı sözlerinde hesabı olacaktır.

Tatlı sözleri hak eden ana babadır. Kesinlikle bir başkaları değildir.  Genç kişilerin ana babaya karşı yanlışları okul çağında çok bariz görülüyor.

Anasında olmayan telefonu var. Daha hala bu genç anasının babasının kendini anlamadığını söyleyecek kadar bilgisiz.  Önce ana babayı memnun etmeliyiz.

Önce arkadaşım varım yoğum benim o derse gençler, ellerinde ki değerleri yitirirler.  Sana bana hiç kimseye ana babası kadar üzülmez.  O gülmeyen babanın hakkı ödenmez.

Onun sert bakışlarının sevabını bilsek yoldan koşarak evimize misafir ederdik. Kasketiyle amelelikle besleyen babayı eve değil saraylarda yaşatmamız gerekir.

Toprak kokulu mübarek insan, melek gibi hızlı, aslan gibi güçlü, kimselere evladını yedirmeyen ellerinin üstü yarılmış, elinin içi evladı için nasırlaşan babayı evine almayan evlat bir kez daha düşünmelidir.

Ben bu kadar mı insanlıktan uzaklaştım?

Benim beşiğimde, hastalığımda bu beğenmediğim kadın benim için çırpındı.

Ellerinin kınasıyla, işlediği işlerin güzellikleriyle besleyen anasına insan hürmetsizlik yapar mı?

- - - -