Gazze'deki olaylarda uluslararası insancıl hukuk ve normların göz ardı edilerek çocukların ve kadınların katliama ve soykırıma maruz kalmasını düşündüğümüzde, bu iki konuyu kutlamak ne kadar zor bir durumda olduğumuzu fark etmemize neden oluyor.

Gazze olaylarında şehit olanların dörtte üçünün çocuk ve kadın olması, bu iki olayı nasıl kutlayabileceğimizi sorgulamamıza yol açıyor. Ancak uluslararası günlerin öneminin farkındayız; uygulamaların durumu ve gerçek ve hayali başarıları ölçmeye yönelik önemli bir araç olduklarını biliyoruz.

2025 hac kuralarında kesin kayıtlar 15 Kasım'a kadar yapabilecek 2025 hac kuralarında kesin kayıtlar 15 Kasım'a kadar yapabilecek

Şu anda, dünya için büyük bir açmazda olduğumuzun farkındayız. Çocuk hakları mücadelesi ve şiddete karşı mücadele, yaşanan trajedilere rağmen devam ediyor. Ancak, binlerce can kaybına karşı dünya olarak gerçek, etkili ve yaşamsal bir tartışma yapmalıyız.

206039

Dünya Çocuk Hakları Günü ve Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü, dünya genelinde ve seçkin kesimler arasında açıkça konuşmadan ve samimi bir özeleştiri yapmadan geçemez. Gazze'deki olaylar, hastanelerin bombalanması ve savunmasız Filistinlilerin yaşamını yitirmesi, insan hakları söyleminin güvenilirliğini sarsan ve insani başarıyı baltalayan bir dejenerasyonun işareti.

Şok ve hayal kırıklığına kapılmamak için dikkatli olmalıyız. Değerler, prensipler ve yasalar ile uygulamalar arasındaki ayrımı net bir şekilde yapmalıyız. Gerçekleri kabul etmek, değerlerden ve prensiplerden ödün vermek anlamına gelmez; ancak katledilen canları savunmak için insani hukuka, normlara ve insan haklarına bağlı kalmak gerekir.

Uluslararası hukuktaki eksiklikler, saldırganın sorumsuzluğunu vurgulayan bir söylemle ortaya çıkar. Tarihi belgeleri bir kenara bırakmak, uluslararası insancıl hukuku ve normları göz ardı eden tarafın lehine olmaz. Bu nedenle, içinde bulunduğumuz zorlu duruma rağmen, 1954 yılında ilan edilen Dünya Çocuk Hakları Günü'nü hatırlamalıyız. Böylece, çocuk haklarına ilişkin uluslararası anlaşmanın olduğunu ve 1989'dan bu yana birçok ülke tarafından onaylandığını unutmamalıyız.