Senden Hazlanıyorum da!
Çağımıza “haz ve hız” çağı deniliyor.
Haz nedir dediğimiz zaman;
Nefsin ne kadar isteği varsa hepsine boyun eğmek olarak anlaşılır dini tabirde.
Seküler olarak tanım yapacak olursak, hoşumuza giden her şeye sahip olma diyebiliriz haz için.
Aslında her iki tanım da aynı da bazı insanlar dini tabir görünce kırmızı görmüş boğa gibi oradan kaçıyor. Kendisine Müslüman diyenler bile.
Onlara illa ki batılı kaynaklardan ya da batılıların hoşuna giden tabirlerden, tanımlamalardan örnek vereceksin.
Dikkat ederseniz insanların başına ne gelirse seküler ifadeyle söyleyelim:
Hoşuna gideni yapmaktan gelir.
Haz çağı o yüzden içinde tehlikeler barındıran çağdır.
Sofrada ne var ne yok hepsini yemek hoşumuza gider değil mi? Kilo problemiyle boğuşmaya başlarız.
Toplum içinde ukalalık yapmak hoşumuza gider değil mi? Sevimsiz kişilikle çıkarız insanların karşısına.
Dedikodu yapmaktan haz almayan yoktur… Fitneye sebep oluruz.
Lafı uzatmayacağım…
Haz kelimesi milyonlarca örneğini verebileceğimiz belalar açar başımıza.
Ahiretten bahsetmiyorum, sadece bu dünyadakilerden söz ediyorum.
Sinirlenince ortalığı kırıp dökmek, etrafımızdaki insanları rencide etmek…
Hazlandığımız şeylerdir bunlar.
Sonunda dağlar kadar pişmanlık duyduğumuz.
Çağın değil aslında çağların vebasıdır haz problemleri.
Sorunların üzerine yatmak, onları çözüme kavuşturmadan geçiştirmek, günü kurtarmak, ben yaptım oldu demek, insanları dinlemeden kararlar vermek, adil davranmamak, etraflıca düşünmemek…
Bunların hepsi haz ile alakalıdır.
Hazzın peşinden gidenlerin varacağı yer ızdırap kuyusudur.
İlla ki patlak verecektir sonunda.
İlla ki başımızı ağrıtacaktır.
Verilen görevi savsaklamak, verilen görevi sorunlu bir şekilde halletmiş olmak, benden çıksın da ötesi umurumda değil demek, dönüp dolaşıp bizleri bulacak hazlardır.
Hız kavramını ele alamadık bile henüz.
Onu da başka bir yazıda ele alırız.
Haz çağında değiliz kıymetli okurlar. Haz çağı Kabil’in Habil’i öldürmesiyle başladı.
O günden beri hazzının peşinden gidenin başı beladan kurtulmuyor.
Ben hazzın peşinden gitmem, ben nefsime yenik düşmem ama benim de başımdan bela eksik olmuyor diyenleri duyar gibiyim…
Sizler ya zamanında hazzın peşinden gitmişsiniz ya da imtihan oluyorsunuzdur…
Mustafa SÜS