Resmi Gazete'de yer alan karara ilişkin Haluk Y, çevresi tarafından "B" olarak tanındığı için, isminin bu şekilde olması isteği doğrultusunda dava yoluna gitti.
Mahkeme açılan davaya ilişkin, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü ile Türk Dil Kurumuna danışmasının ardından 'B'nin isim olarak değil, yalnızca takma ad olarak değerlendirileceği hususunda davayı redetti.
Karar üzerine Haluk Y, çevresine "B" Yi kullandığını, nüfusa kayıtlı ismiyle tanınmadığını, bu farklılığın iş hayatına doğrudan etkilediğini iddia ederek, Anayasa Mahkemesi'ne şahsi başvuru yaptı.
Davayı gören Yüksek Mahkeme, Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altında olan özel hayata saygı ibaresinin ihlal edilmediğine ilişkin karar kıldı.
Kararın detaylarından
Anayasa Mahkemesi'nin kararına yönelik, isimler üzerinde belirli şartlarda değişikliklerin, özel hayatta yeri olan kimliğin oluşturulması açısından gereklilik içerdiği paylaşıldı.
Kamunun üstün yararının söz konusu olduğu istisnai durumlarda isim değişikliğine ilişkin taleplerin kabul edilmemesinin makul karşılanabileceğine işaret edilen kararda, ancak bu gibi hallerde kamu makamlarının buna ilişkin yeterli gerekçe sunmaları gerektiği vurgulandı.
Söz konusu kararda, yerel mahkemenin ilgili kurumlardan tek harfli ismin kullanıma uygun olup olmadığını sorduğu, bu şekilde bir kullanımın kamu yapısına zarar vereceği tespiti karşısında da değişim talebini reddediliğini aktardı.
"Tek harflik bir ismi almasının kamu yararına aykırı olduğu belirlendi"
Başvuru yapmadan önce yasal süreçte kamusal makamların karar yetkisini istediği şekilde kullanmadığını, kamunun iyiliği kapsamında tedbirler alındığı paylaşılan kararda, şunlar kaydedildi:
"Başvurucunun kültürüne göre bir ismi edinmesi engellenmemekte, yalnızca tek harflik bir ismi almasının kamu yararına aykırı olduğu belirlenerek buna sınırlama getirilmektedir. Bu sebeple başvurucunun hak ve menfaatleri ile kamusal yarar arasında adil bir dengenin kurulduğu belirlendiğinden anılan müdahalenin ölçülü olduğu sonucuna varılmıştır. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edilmediği sonucuna ulaşılmıştır." ifadelerine yer verildi.