Asgari ücretin enflasyon karşısında yetersiz kaldığı ve geniş kitleleri etkilediği tartışmaları, yıl sonuna yaklaşırken yeniden gündeme geldi. Ekonomistler, asgari ücretin açlık sınırının altına düşmesine dikkat çekerek, enflasyonla mücadeledeki fedakârlıkların neden sadece çalışan kesimden beklendiğini sorguladı.
Asgari Ücretli Çalışan Oranının Yüksekliği Dikkat Çekiyor
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) verilerine göre, Türkiye'de birçok sektörde asgari ücretli çalışanların oranı oldukça yüksek. İnşaat sektöründe çalışanların %71,4'ü, sanayi sektöründekilerin %50,4'ü ve hizmetler sektöründe çalışanların %37,9'u asgari ücretin %10 fazlası ve altında ücret alıyor. Konaklama ve yiyecek hizmetleri ile toptan ve perakende ticaret gibi hizmet sektörlerinin bazı alt kollarında bu oran sırasıyla %73 ve %64,4 seviyelerine kadar çıkıyor.
Asgari ücretin diğer ücretleri de baskıladığını belirten Prof. Dr. Ensar Yılmaz ve Doç. Dr. Sinem Sefil Tansever, 2023 yılı sonunda yaptıkları araştırmada, asgari ücretin tüm ücretler üzerinde yayılım etkisi gösterdiğine vurgu yaptı. Çalışmaya göre, asgari ücretin ortalama ücretin %65'ine, medyan ücret ile aynı seviyeye ve istihdamın %35’ine denk geldiği belirtildi.
2024’te Yılın İlk Aylarında Açlık Sınırını Aşan Ücret, Sonrasında Geride Kaldı
Türk-İş verilerine göre, asgari ücret, 2024’te yapılan %49 oranındaki zamla yılın yalnızca ilk üç ayında açlık sınırının üzerinde kalabildi. Yıl sonu enflasyon tahminleri dikkate alındığında, açlık sınırının altında kalan asgari ücret, enflasyonun hızını kesmeden devam etmesiyle birlikte yeniden açlık sınırının üstüne çıkamadı.
Uluslararası kuruluşların raporları ve IMF’nin tahminleri doğrultusunda, 2025’e girerken asgari ücretin %25 oranında artırılması ve 21 bin 252 TL’ye yükseltilmesi bekleniyor. Ekonomi yönetimi, yıl sonu Merkez Bankası enflasyon tahminine göre %38 oranında bir artışla asgari ücretin 23 bin 462 TL’ye çıkabileceğini öngörüyor.
"Enflasyonla Mücadelede Fedakârlık Sadece Çalışanlardan Beklenmemeli"
Asgari ücrete dair sosyal medya paylaşımında bulunan Prof. Dr. Fatih Özatay, enflasyonla mücadele konusunda yalnızca çalışanlardan fedakârlık beklendiğini eleştirdi. Özatay, sıkı para politikası ve bütçe açığını kontrol altına alma gibi tedbirlerin öne çıkarıldığı bu süreçte yüksek gelir gruplarına yönelik bir vergi artışının yapılmadığını belirtti. Ayrıca, kamu ve özel sektör projelerindeki gelir garantileri ile fiyat artışlarının denetlenmesinin eksikliğine dikkat çekti.
Doç. Dr. Orhan Karaca ise Türkiye’de emeğin toplam gelirden aldığı payın dünya ortalamasının oldukça altında olduğunu ifade etti. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verilerine göre, Türkiye’de emek gelirinin Gayri Safi Yurtiçi Hasıla içindeki payının %35 seviyelerinde olduğunu belirten Karaca, bu oranın dünya ortalamasının %53 olduğunu hatırlattı. Karaca, enflasyonun maliyetinin çalışanlara yüklenmesini eleştirerek, enflasyonla mücadelede maliyetin sermaye kesimine aktarılmasının daha adil olacağını savundu.