Güncel

Deprem fay haritası güncellendi! Evinizin altından fay geçiyor mu? Ünlü deprem uzmanı tek tek açıkladı...

Türkiye'nin deprem gerçekliği, sürekli güncellenen verilerle teyit ediliyor. Türkiye Maden Tetkik Araştırma Genel Müdürlüğü (MTA) tarafından yayımlanan en yeni haritalar, aktif fay hattı sayısının son yıllarda önemli ölçüde arttığını ortaya koyuyor. Peki, bu ne anlama geliyor ve ülke genelinde riskler nasıl değişti? Deprem uzmanı Prof. Dr. Süleyman Pampal'ın canlı yayında değerlendirdi.

Abone Ol

MTA’nın ciddi ve titiz çalışmaları sonucunda oluşturulan yeni fay haritası, Türkiye'nin yer kabuğu gerçekliğini bir kez daha gözler önüne serdi. 1935 yılında kurulan bu değerli kurum, özellikle deprem riski yüksek bölgelerin tespit edilmesinde kritik bir rol oynuyor. Yeni harita, özellikle Türkiye'nin jeolojik yapısını, fay hatlarını ve aktif deprem zonlarını anlamamıza yardımcı oluyor.

Riskler hangi bölgelerde arttı?

Kuzey Anadolu Fayı, zaten bilinen en tehlikeli kuşaklar arasında yer alıyor ve Erzincan'dan İstanbul'a kadar uzanan, aynı zamanda Anadolu ve Avrasya levhalarının sınırını oluşturan bu devasa yapı, geçmişte birçok kez deprem üretmiş durumda. 39 Erzincan Depremi'nden günümüze kadar olan süreçte bu fay üzerinde pek çok kez kırılma yaşandı. Diğer taraftan, son yıllarda özellikle Doğu Anadolu ve Ölüdeniz Fayları da dikkat çekiyor. Bu faylar, sadece Türkiye için değil, aynı zamanda komşu ülkeler için de potansiyel bir tehdit oluşturuyor.

Deprem şiddetleri nasıl değişebilir?

Yeni faylar, kimi zaman beklenmedik şiddette depremler üretebiliyor. Ancak bu demek değildir ki her yeni fay, büyük bir depremi beraberinde getirecek. Çünkü bu fayların bazıları daha küçük ölçekli ve yerel depremlere neden olurken, bazıları da büyük ve yıkıcı depremler üretebilir. Depremlerin şiddeti, fayın uzunluğu, derinliği ve stres durumuna bağlı olarak değişkenlik gösteriyor.

Yerleşim yerlerine etkisi nedir?

Ne yazık ki Türkiye'nin birçok yerleşim yeri, aktif fay hatları üzerinde bulunuyor. Erzincan şehri, Türkiye'de 50 yılda bir yıkılan bir bölge olarak, depremin yerleşim yerleri üzerindeki etkisinin en çarpıcı örneklerinden biri. Ancak bu durum sadece Erzincan ile sınırlı değil. Özellikle kuzey ve doğu bölgelerimiz, bu aktif ve dinamik yapıların ortasında hayat sürdürüyor.