Bu konu üzerine süreli yayınlar da dahil onlarca makale yazmıştım. Her defasında bir daha bu konuda yazmam diyerek cümleyi tamamlamama rağmen, her ne hikmetse kararım birden değişiveriyor. Kararımın bu kez değişmesine sebep olan en baskın sebep ise, ayın on beşi itibariyle nerdeyse mesleğinin son virajında olan bir eğitim müfettişiyle, başöğretmen unvanı almış bir öğretmenin maaşları arasındaki makasın öğretmen lehine dönmesinden kaynaklanmaktadır. Üstelik ek ders ücretleri bu hesaba dahil edilmemiştir. Ek derslerin hesaba katılması durumnda ortaya çıkan sonucu varın siz kendiniz görün. Bu durumda kelimenin tam anlamıyla mantık(ve hukuki)  ilkeleri dışında ölçütler aranması gereken bir durumla karşı karşıyayız. Yani onca kıdem, ilave eğitim, farklı türlerde yöneticilikten sonra, girilen birçok sınavı başararak ve sanki yeniden memuriyete başlanıyor muamelesine maruz kalınarak elde edilen; denetlenen konumdayken denetleyen konumuna geçilen bir istisnai memuriyet sınıfına ulaştıktan sonra, gösterilen bunca emek/çabaya rağmen sanki tenzili rütbeye maruz kalınmışçasına reva görülen ücretin dahada düşmesi, akıl alacak gibi değil. Yani böyle bir duruma makul, mantıklı, akli bir gerekçe bulunamadığı için, konuyla ilgili analiz yapmanın da bir anlamı yok.

            Durum hakkında hatırlatma yapma, en azından malumat sahibi olma açılarından fayda sağlayacaktır. Öncelikle bu konuyla ilgili olarak kendi müfettiş olma serüvenimi:

            https://www.kamudanhaber.net/mufettislik-seruveni

lingine bakarak kısmen detaylıca öğrenebilirsiniz.

            Türk Milli Eğitim sisteminde denetim alt sistemi, çift başlı ve çift yetkililiğe dayalı olması nedeniyle her daim bir çok platformda(akademik/bilimsel ve yönetsel) tartışma konusu olmuştur. Belli kritik zamanlarda sanki bir çözüm üretilecek havası/psikolojisi yaratılarak, meslek mensupları heyecana getirilmiş, lakin bu heyecan her ne hikmetse bırakın meslek mensuplarının umutlarını, sistem adına bir iyilik üretmek yerine yeni problem alanlarına kapı aralamıştır. Bunlar defaten söylendi ve hatta meclis kürsüsünden milletvekillerince de soru önergeleriyle gündeme taşındı. Bu konuyla ilgili olarak:

            https://www.kamudanhaber.net/meb-teftis-yonetmeligi-ile-ilgili-birkac-husus

     lingine bakılarak detaylı açıklamaya ulaşılabilir.

            Son dönemde müfettiş alımı yapıldı. Detayları fazlaca bilmiyorum. Bildiğim şey, bu sınavı kazanan epeyce öğretmen/yönetici meslektaşlarım beni aradı. Aralarında tanıdıklarım da vardı. Bunların çoğu belli bir yere gelmiş, ailesini kurmuş, belli bir yaşam standardına ulaşmış ve yöneticilik görevi olan ve hakikaten maddi/manevi rahata ermiş olan eğitimcilerdi. Bana sordukları soru şuydu:

            -Hocam, seni tanıyoruz, bu işi bilenlerdensin. Ben de müfettişlik sınavını kazandım. Lakin bizim ulaştığımız bilgiler eğer doğruysa, bu şartlarda bu mesleği icra etmenin bir mantığı var mı?

            Ben doğal olarak tüm süreci anlatarak kararı kendilerine bıraktım. Lakin beni arayan ya da bu konuda bana soru soran herkese, bu meslekle ilgili nelerin yaşandığını ayrıntısıyla anlatarak meseleyi yeterince kavramalarını sağlıyorum. Sonrada kararı kendilerine bırakıyorum. Buna rağmen bana hala, -hocam sen ne düşünüyorsun, bir büyüğümüz olarak bu mesleğe girmemizi önerir misin? diye benden net cevap bekleyenlere verdiğim cevabı kendilerine sorabilirsiniz. 

            Yine bu bağlamda önceki yazılarıma bakılabilir.

https://www.kamudanhaber.net/meb-de-teftis-meselesi-halen-cozum-bekliyor

            Devlet için denetim mekanizmasının ne anlama geldiğini sürekli gündeme getirmenin de bir anlamı yok. Bu zaten bilinen bir gerçek. Buna rağmen bana ait analizi linge tıklayarak okuyabilirsiniz. Selam ile….           

            https://www.kamudanhaber.net/devlet-hukuk-ve-yargi-kararlari

            https://www.kamudanhaber.net/devlet-ve-devlette-yasama-bilinci