Hürriyetçi Eğitim Sen Genel Başkanı Levent Kuruoğlu, yoksulluk sınırının 62 bin TL'yi geçtiği Türkiye'de, akademik kadrolara zam yapılmasının nitelikli eğitim için zorunlu hale geldiğini vurguladı. Kuruoğlu, devlet üniversitelerinde çalışan doçentlerin yoksulluk sınırının altında, profesörlerin ise sınırın biraz üzerinde maaş aldığını belirtti. Akademik zam yapılmasının, üniversitelerin bilimsel üretkenliği ve eğitim kalitesini artırmak için elzem olduğunu ifade etti. Bu adımın, Türkiye’nin bilgi toplumuna dönüşüm sürecinde önemli bir rol oynayacağını söyledi.

Kuruoğlu açıklamasında şu ifadelere yer verdi;

Ağustos 2024 verilerine göre ülkemizde yoksulluk sınırı 62.772 TL'dir. Devlet üniversitesinde çalışan bir doçent yoksulluk sınırı altında maaş almaktadır. Profesörlerin maaşı ise yoksulluk sınırının biraz üzerindedir. 

Üniversitelerde, nitelikli bilimsel araştırmaların sürdürülmesi ve yükseköğretim kalitesinin korunması için akademik zam yapılması zorunluluktur. Akademisyenler, ülkemizin bilgi üretiminde ve geleceğin nitelikli insan kaynağının yetiştirilmesinde hayati bir role sahiptir. Ancak, son yıllarda artan enflasyon karşısında, akademisyenlerin gelir düzeyi düşmüş, kurumsal aidiyet azalmış, bu durum da akademik motivasyonu olumsuz yönde etkilemiştir.

Bakan Şimşek’ten Yeni Adım! Defterdarlık ve Vergi Dairesi Tek Yapı Oldu Bakan Şimşek’ten Yeni Adım! Defterdarlık ve Vergi Dairesi Tek Yapı Oldu

Eğitim ve bilim alanında dünya ile rekabet edebilmek için akademik kadroların hak ettiği maddi ve manevi desteği alması şarttır. 

Üniversitelerimizin uluslararası alanda daha güçlü bir konuma gelmesi, akademisyenlerin mesleklerine olan bağlılıklarının ve üretkenliklerinin artırılması ile doğrudan ilişkilidir. Bu nedenle, akademik zam yapılması, akademik kariyerin cazip hale getirilmesi ve genç beyinlerin akademiye kazandırılması için de önem arz etmektedir.

Sonuç olarak, üniversitelerde akademik zam yapılması, sadece akademisyenlerin yaşam standartlarını yükseltmekle kalmayacak, aynı zamanda ülkemizin bilimsel üretkenliğine ve eğitim kalitesine de olumlu katkılar sağlayacaktır. Bu adım, Türkiye’nin bilgi toplumuna dönüşüm sürecinde ileriye atılmış önemli bir adım olacaktır.