24 Haziran 2024 tarihinde yayımlanan “Memur-Sen "Paraf"ladı: Ali Yalçın'ın Oğlu Kurucularından...” başlıklı haberden sonra muhataplar niçin cevap vermiyor? Niçin sessiz kalıyorlar? Tabandan gelen sorular üzerine güya cevap verme adına haber ajanslarına ihtarname gönderdiler. Üyelerin akıllarıyla dalga geçercesine iddialara cevap vermek yerine kelime oyunlarıyla ortada top çevirerek, özgür basına gözdağı vermek ve haberin yazarını da ceza ve tazminat davaları tehditleriyle susturmaktan ibaret bir metindir.

27 Haziran 2024 tarihli ihtarnamede; “Memur-Sen "Paraf"ladı: Ali Yalçın'ın Oğlu Kurucularından...” başlıklı haberde kamuoyunu yanlış bilgilendirildiği, gerçek dışı ithamlarda bulunulduğu, asılsız ve afaki iddialar barındırdığı belirtilmektedir. İhtarnamede; bahse konu olan haberde hangi bilginin yanlış olduğu, hangi bilginin gerçek dışı olduğu, hangi bilginin asılsız olduğu ve hangi bilginin afaki olduğu somut bir şekilde kamuoyunun önüne konulamamıştır. İhtarname, haber sonrası muhataplar niçin cevap vermiyor? Niçin sessiz kalıyorlar? Tabandan gelen sorular üzerine habere konu olan iddialara somut cevap vermek yerine dostlar alışverişte görsün babında üyeleri konsolide etmek ve cevap vermek adına laf kalabalığıyla algı oluşturulmuştur. İhtarnamede soyut, bilgi ve belgeye dayanmayan, itham içeren, mesnetsiz, gerekçesiz, genelleyici ve olgusal temeli bulunmayan ifadeler kullanılmıştır.

İhtarnamede, mülkiyet hakkı Anayasamızca güvence altına alındığından bahsediyor. Ege Sahillerinde bir yazlık konutun fiyatı bugünkü şartlarda minimum 10-15 milyon bandında satılırken, sendikacıların “Kuşadası Marin Panorama Konakları”ndan sadece 1 milyona, üstelik bu parayı dört yıl vadeyle ödeyecekleri de dikkate alındığında bunun adına mülk edinme değil rant edinme denilir. Bu durum Anayasamızın 35.maddesinde; “Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.”  ifadesiyle açıklanmıştır.

Gerçekler kelime oyunları ve demogojilerle kamuoyunun ve üyenin gözünden kaçırılmaya çalışılmaktadır. Bahse konu olan haberin hiçbir yerinde Memur-Sen’in kurduğu kooperatiften bahsedilmemektedir. Ancak Memur-Sen’e bağlı Bayındır Memur-Sen ile ilişkili Paraf Konut Yapı Kooperatifi ve türevlerinden bahsedilmektedir. Gerekçe olarak da Bayındır Memur-Sen Genel Başkanının, başkanın birinci derece yakınlarının, Bayındır Memur-Sen genel sekreterinin, genel başkan yardımcısının, özel kalem müdürünün ve Ankara 3 No’lu şube sekreterinin kooperatiflerin kurucuları, yönetim ve denetim kurulları üyeleri arasında bulunmalarındandır.

Yine Ali Yalçın’ın oğlunun Paraf Ankara Konut Yapı Kooperatifinin kurucuları arasında bulunması, Paraf, Paraf 2 ve Paraf İzmir Konut Yapı Kooperatifinin kurucuları, yönetim kurulu ve denetim kurulu üyeleri arasında; Ali Yalçın’ın başkanı olduğu Memur-Sen Konfederasyonun genel başkan yardımcısının ve birinci derece yakınlarının bulunması, Konfederasyona bağlı Bayındır Memur-Sen’in merkez ve taşra teşkilat yöneticilerinin bulunması Ali Yalçın’ın kooperatifle ilintili, irtibatlı ve iltisaklı olduğu sonucunu ortaya çıkarmaktadır.

Yıllara Göre Atama Bekleyen Öğretmen Sayısı Yıllara Göre Atama Bekleyen Öğretmen Sayısı

“Memur-Sen "Paraf"ladı: Ali Yalçın'ın Oğlu Kurucularından...” başlıklı haberin verileri, Türkiye Cumhuriyeti’nin Resmi Gazetesi olan, “Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi” den alınmıştır. Eğer haberin içeriğine yönelik bir yanlışlık veya hata olduğunu düşünüyorsanız, haber ajanslarına ihtarname göndermek yerine Türkiye Ticaret Sicil Gazetesine başvurarak yanlışlığın düzeltilmesi için müracaatta bulunabilirdiniz. Amacınız yanlışlığı düzeltmek değil, gerçekleri kamuoyunun ve üyelerin öğrenmesini engellemek için özgür basını susturmaktır.

Ülkemizde basın özgürlüğü Anayasamızca güvence altına alınmış olup, Anayasamızın 26. maddesinde; “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet Resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir.” denilmektedir. Aynı hüküm Uluslararası insan Hakları Beyannamesinin 19. maddesinde, Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesinin 18. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10. maddesinde yer almaktadır.

Memur-Sen, basın kuruluşlarına ihtarnameler göndererek gazetecilik etik ilkelerine göre basının en temel görevi olan kamuoyunun bilgiye erişim hakkına engel olmaya çalışmaktadır. Haberin yazarına da aba altından sopa gösterircesine ceza ve tazminat davaları açma tehdidiyle susturma gayreti içerisinde oldukları anlaşılmaktadır. Hani siz özlük ve özgürlük mücadelesi veriyordunuz. İşinize gelmeyen fikirlerin, bilgilerin ve haberlerin kamuoyuna ve üyelere ulaşmasından mı endişe duyuyorsunuz? Gerçeklerle yüzleşmek istemeyenler, gerçeklerin öğrenilmesine engel olmayı, kendilerine şiar edinmişlerdir.

Sendika yöneticileri, lehlerine çıkan yargı kararlarını zafer kazanmış edasıyla sosyal medya platformlarında paylaşırken, kendi aleyhlerine çıkan yargı kararların gereğini yapmayı bir tarafa bırakın “Mahkeme kararının hükmü kâğıt üzerinde” diyerek hukuka saygısızlıklarını gösteriyorlar.

Eğer hukuka saygınız olsaydı işten çıkardığınız ve daha sonra yargıda haklı bulunan büro emekçilerini işlerine iade ederdiniz. İşin acı verici tarafı ise Türkiye’nin en büyük emek örgütü olan Akif İnan’ın koltuğunu işgal edenlerin, emekçinin ekmekleriyle oynamasıdır. Eğer hukuka saygınız olsaydı üyelikten çıkardığınız ve daha sonra yargıda haklı bulunan kurucu üyenizi, Tuzla’da yapılan teşkilat buluşması programına davet ederdiniz. Sendika üyeliği kesintisiz sürmesine rağmen kurucu üyenize, sendikanın mesajlarını hala göndermiyorsunuz. Yüce Kitabımızın Maide suresinin 8. ayet-i kerimesinde belirtildiği üzere: “Kininiz, öfkeniz, hırsınız, kızgınlığınız ve nefretiniz sizi adaletten saptırmıştır.” Sizin adaletten anladığınız: “Hukukun üstünlüğü değil, üstünlerin hukukudur.”

 Yıldırım DEMİRCİ