Eğitim sisteminin insanı geliştirmediği aksine gerilettiği düşüncesi üzerine yazılmış bir yazıdır.

Bedeli ne olursa olsun gelecek neslin müreffeh yarınları için eğitim sistemi değişmelidir…

“Türk milleti zekidir.” Sözü doğrudur; fakat Türk milleti okumayan ve okuma alışkanlığı edinilemeyen bir toplum olduğu için tembeldir!

Genel gözlemimdir… Her yöreden insanlarla iç içe oluyorum… İnsanların beklentilerine, hayallerine, geleceklerine dair olan umutlarına… Kulak misafiri oluyorum…

Çoğunun zekâ düzeyi çok iyi ama beklentileri zekâ düzeylerinin altında maalesef!

İnsanlar kendilerinde olan cevheri görmüyor, göremiyor… Onların kendi kapasitelerini görmelerine müsaade edecek bir eğitim sistemimiz yok! Nasıl yani, ne ilgisi var demeyin…

Bal gibi de ilgisi var!

Eğitim sistemine ilkokuldan üniversiteye kadarki aşamalara bir göz atın… O süreçlerde neye alıştırıldığınıza bir göz atın… Okumaya mı alıştırıldınız yoksa bir yarış atı gibi koşturulmaya mı?

Her kademedeye geçişte sınav üstüne sınav yapılıyor ve puan odaklı yarış içinde koşturuluyor… Arka planda kim ne yaşadı kimsenin umurunda bile değil!

İnsanların içinde bulunduğu psikolojik süreç ile kimse ilgilenmiyor… Sınavı yapıyorum, gerisi beni ilgilendirmez mantığı hâkim!

Sınav odaklı sistemlerde kitap okunmaz… Herkes sınav sistemine çalışır… Bilgi odaklı bir süreç var…

Ve işin kötü tarafı sınav sisteminden çıktıktan sonra işine kavuşanlar “oh be dünya varmış” deyip her şeyden el etek çekiyor!

Edinilen bilgiler de ezber olduğu için iş hayatı içinde unutulup gidiyor!

Muhakeme gücü, hayatı okuma gücü, tasavvur gücü… Bu sitemde yok olup gidiyor maalesef!

“Herkes kitap okumalı” söyleminin içi boştur! Herkesin kitap okuyabilmesi için eğitim sisteminin kitap okumaya uygun olması gerekir…

2023 yılı milat olmalıdır… Önümüzde bir seçim var… Bu seçimde halk kimi tercih ederse etsin, hangi siyasi parti gelirse gelsin mutlaka ama mutlaka eğitim sistemi kökten değiştirmelidir, değiştirmek zorundadır…

Değişimler sancılı dönemlerdir… Yeniliklerde üzülen, darılan, karşı çıkanlar olacaktır… Bu doğal ve olağan bir süreçtir… Çünkü biz insanlar bulunduğu ortamın değişmesinden pek hoşnut olmayız, olamıyoruz… Fıtri bir duygudur bu…

İşin gerçek tarafı bulunduğumuz an değildir; gelecek neslin daha iyi, daha bilgili, daha donanımlı, daha özgüvenli, daha cesaretli, daha kültürlü olması içindir…

Günümüz eğitim sistemi günü kurtarma sistemidir… O gün iyi geçiyorsa her şey iyidir mantığı var… “Ahmet, Mehmet, Ayşe Fatma ne öğrendi, kapasitesi nedir, neye yeteneği var, onda olan cevheri nasıl ortaya çıkarırım…” gibi düşündürecek bir eğitim sistemimiz yok!

Bir misalle eğitim sistemini açıklarsak;

Ali’nin tek hedefi futbolcu olmaktır… Ailesi, ” Avukat, öğretmen, mühendis, doktor…” gibi mesleklerden birini seç… Ne işin var futbolda, sana ne verecek, sağlam bir mesleğin olsun der… Ama Ali’nin futbola gerçekten yeteneği var… İyi bir eğitimle yeteneğin üstüne yetenek katacaktır… Aile ısrarla (Maddi ve manevi güç Aile olunca) hayır, sen dediğimizi yap daha mutlu olursun der…

Bu misaldeki Ali yeni eğitim sistemidir; Aile de mevcut eğitim sistemidir…

Böyle bir çarkta gelişim olur mu, hayal kurmak mümkün müdür, arzu ettiğiniz mesleğe kavuşmak ne kadar mümkün?..

Toparlarsak, gelecek neslin donanımlı bireylerden oluşmasını istiyorsak, eğitimde devrim şarttır…

Sözün özü;

Eğitimin temel amacı, çocukları kendi yeteneklerinin bilincine vardırmaktır. (Erich Fromm)

Vesselam

Hamza KILIÇASLAN