ZİYA GÖKALP’İN ÇOCUK YETİŞTİRME ÖĞÜDÜ

Aman çocuklarımız heba olmasın.

Onları hemen;

Yüzme kursuna,

Basketbol kursuna,

Futbol kursuna,

Bağlama kursuna,

Gitar vb. kurslara yönlendirelim.

Gitsinler ki okulu bitince kendileri de gelişmiş olsunlar.

Gelişsinler zira gelişmemiş bir toplumun dağılması, yıkılması her zaman söz konusudur.

Okulda kuru bilgiyle, okul dışında da yeteneklerine göre çocukları uçuralım.

Sınavlar gelip kapıya dayanınca hepsini birer birer versinler.

En iyi okulları kazansınlar.

Bizim başımızı öne eğdirmesinler.

Komşunun veya diğer akrabanın çocuğundan bir adım önde olsun bizim çocuğumuz.

Yetenek kurslarıyla da hemhâl olsunlar ki…

Sorulduğunda “biz çocuğumuza tey daa ilkokula giderken kurs aldırdık” diyelim.

Yüzmeyi bilsin, en az bir çalgı aleti çalsın, sporla ilgili olsun falan…

Karnesi hep pekiyi olsun. Takdir alsın, teşekkür alsın…

Alınacak ne kadar belge varsa hepsini alsın.

Alsın ki, bizlerin gurur kaynağı olsun.

Kim istemez ki yukarıda sözünü ettiğimiz şekilde çocuklarını yetiştirmeyi…

Kim istemez dedim de aklıma geldi…

Mesela Ziya Gökalp istemez…

Nasıl yani?

Nasılı falan yok. Ziya Gökalp’in yazılarını taradığımızda önümüze şöyle bir paragraf çıkıyor:

“Gökalp, İslam terbiyesinin gerekliliğinden bahseder. Hayatı boyunca kuvvetli bir kişiliğe sahip
kişilerin genellikle çocukluğunda dini terbiye alan kişilerden çıktığını söyler.

Çünkü hem bireysel hem de toplumsal manada mutlu, huzurlu ve daha müreffeh bir yaşam sürebilmek için din ile dine ait kural ve kaidelerin de bilinmesi gerekir. (Göküş, 2020, s. 228)

Ona göre, çocukluğunda dini terbiyeyi almayan kişiler, ölünceye kadar şahsiyetsiz kalmaya, iradesiz ve karaktersiz yaşamaya mahkûmdurlar:

“Bütün hayatlarında kuvvetli bir seciye gösteren insanlar, umumiyetle çocukluklarında dini bir terbiye alanlardır.

Çocuklukta din terbiyesi almayanlar, ölünceye kadar şahsiyetsiz kalmaya, iradesiz ve seciyesiz yaşamaya mahkûmdurlar.” (Gökalp, 1982, s. 23).

E şimdi ellerimizin arasına başımızı alıp düşünelim…

Yetenek kursları yetecek mi çocuğumuzun gelişimine?

Kuru, sınav kazandıran bilgi yetecek mi?

Müslüman bir toplumdayız nihayetinde.

Allah korkusu olmayan bir insanı hangi evrensel etik kuralları dizginleyebilir?

Yardımlaşmanın, dayanışmanın, saygı ve sevginin şuuruna erişmeyen hangi insan topluma, insanlığa faydalı olabilir.

Bir Hıristiyan kadar da mı bilinçli değiliz? Bir Yahudi kadar da mı bilinçli değiliz?

Onlar doğar doğmaz çocuklarına dini eğitim aldırıyorlar, bunu kim inkâr edebilir?

Onlar da diyebilir evrensel etik kurallarına göre yetişsin diye…

Niye demiyorlar?

Evrensel etik kuralları kavramının, din düşmanlarının çıkardığı bir safsata olduğunun bilincinde oldukları için olabilir mi?

Bir millete yön veren, milleti dönüştüren, tıkanıklığın önünü açan, zor zamanlarda ortaya çıkıp basireti ve ferasetiyle insanları düştüğü zor durumdan kurtaranlar çocukken sağlam yetişmiş insanlardır.

Çocuklarımıza yetenek de kazandıralım, onları her konuda eğitelim ama Ziya Gökalp’in yukarıda söylediklerine de kulak verelim…

Çocukken dini eğitim almayan insanlar hormonla büyüyen sebze gibi olurlar. Parlak görünürler, uzun süre dayanıklı olurlar ama lezzetsiz olurla ve aynı zamanda insan sağlığına sürekli zarar verirler…

 Mustafa SÜS