Yönetim bilimi ve liderlik üzerine yazılmış olan literatürü incelediğimizde, liderlik üzerine kutsal kabul edilen anlatıların, ifadelerin, söylemlerin olduğunu görürüz. Bunlara liderlikle ilgili mit adı verilir. Yönetimin, kültürün, doğaüstü güçlerin benzer mitleri vardır. Liderlik, uzun süreden beri çalışılan bir alan olmasından dolayı zamanla kendi ritüellerini, mitlerini, doğmalarını, kalıp yargılarını yaratmış bir alandır. Bu alanda çalışanlar belirli bir aşamadan sonra bilimsel bilgilerini sorgulamadan, eleştirmeden mit hâline dönüştürebilirler. Jo Owen (2018) yazdığı “Liderlik Mitleri” kitabında bu mitleri ele almış ve tartışmıştır. Bu makale kapsamında kitaptaki mitler ele alınmış, beş ayrı bölüm halinde makale olarak yazılmış, yazarın alan bilgisi, kuramsal bilgi kapsamında tartışılmıştır. Konu hakkında detaylı bilgi almak isteyen okurların, kitabı detaylı bir biçimde incelemesi tavsiye edilir.
“Lider olunmaz, lider doğulur.” Liderliğin doğuştan getirilen bazı özellikleri olduğunu ileri süren bu yaklaşım, özellikler teorisi olarak ifade edilir. Liderin yaşı, cinsiyeti, zekâsı, boyunun uzun ya da kısa olması, fiziksel görünüşü ile liderlik özellikleri arasındaki ilişkinin olduğu varsayılır. Ancak liderlerin belirgin fiziksel özelliklerinin olmadığı görülür. Turgut Özal kısa boylu ve şişman, Erdal İnönü uzun boylu ve zayıf, Mahatma Gandi kısa boylu ve zayıf, Adolf Hitler kısa boylu ve zayıf, Winston Churchill kısa boylu ve şişman özellikler göstermektedir. Çok az kadın lider vardır. Benazir Butto, Angelina Merkel, Margaret Thatcher bunlardan bir kaçıdır. Atatürk’ün de çok fazla fiziksel özellikleri, lider olmasında belirleyici özellikler göstermemektedir. Liderlik üzerine yapılan çalışmalarda zekâ, hitabet, çekicilik gibi bazı özelliklerin etkili olabileceği ileri sürülmektedir. Liderlerin çok zeki olmasına gerek yoktur. Alanında uzman, yetkin ve zeki kişileri ekibinde çalıştırabilmesi, liderlik kapasitesi olarak ifade edilebilir.
Lider olarak kendisini ifade eden ya da kabul edilen 10 kişiyi bir salona toplayıp onlardan, liderliği tanımlamalarını istesek, muhtemelen birbirinden farklı 10 ayrı tanım ortaya çıkacaktır. Bu tanımların ortak özelliği, herkes kendisindeki özelliğin, genel liderlik özelliği göstereceğine yönelik inancı etkili olacaktır. Her lider kendi özelliğini liderlik tanımında ifade ettiği gibi, kendi yaptıkları ya da kendi kişilik özelliklerini liderliğin yeterlikleri olarak ifade edebilir. Bu durum şu anlama gelir: “Benim liderlik tanımımı ve özelliklerimi benimser, kabul eder uygularsanız siz de mikro düzeyde liderlik davranışı sergileyebilirsiniz.”. Bu konuyla ilgili olarak Liderlik Mitleri kitabında Jo Owen,(2018, s. 26) ormanın gerçek kralı kimdir? Sorusuna cevap aradığı bir çalışmasına katılanlar, lideri “Mükemmel Avcı” olarak ifade etmişlerdir. Mükemmel Avcı’nın özelliklerini ise, timsahın ağzı, filin kulakları, zürafanın boynu, gergedanın derisi, akrebin kuyruğu, çıtanın bacakları olarak tanımlamışlardır. Bu duruma göre ucube bir yaratık ortaya çıkmıştır. Benzer bir çalışma, Amerika’daki manken ve sinema sanatçıları üzerinde de yapılmıştır. En güzel yüz, en güzel saç, en güzel burun seçilmiş ve bir fotoğrafta birleştirilmiş. Sonuçta ortaya çıkan korkunç bir yaratık olmuş. Liderlik kitaplarında makalelerinde ifade edilen iletişim, vizyoner, karizmatik, problem çözen, proaktif gibi ifade edilen durumlar, Owen’ın “Mükemmel Avcı” çalışmasında ortaya koyulan ucube bir yaratığı mı oluşturuyor? Aslan’ın ormanlar kralı olduğunu biliyoruz. Ormanlar kralı, aslan, Eskimoların yaşadığı bölgede ren geyiklerini avlayabilir miydi? Ya da kutup ayısı, Arabistan çöllerinde yaşayabilir miydi? Liderlik aslında kendisine uygun ortam ve şartlarda ortaya çıkan bir durum. Bu yüzden başkasını başarıya götüren şartlar değil, kendisine uygun ortamı yakalayıp ona göre liderlik davranışlarını sergileyen kişi olmak, liderliğin doğasına daha uygun bir durumdur. Her durumda ve şartta başarılı liderler ortaya çıkmaz. Bir durumda başarılı olan lider, başka bir durum ve şartta liderlik davranışı ortaya koymada sorun yaşar. Bu sebeple lideri şartlar yaratır.
“Liderler, çoğu zaman içsel konuşmalar yaparlar.” Güçlü yönlerim, zayıf yönlerim, fırsatlarım ve engellerim nelerdir? Bu konuşmaların neticesinde zayıf yönlerini iyileştirme kararı almak klasik lider davranışıdır. Her alanda iyi olmaya çalışmak, gereksiz zaman ve enerji israfıdır. Yapılması gereken zayıf olan konuda asgari bilgi sahibi olmak, ancak zayıf olan alanlarda yetkin kişilerle birlikte çalışıp onlara yetki aktarmak, fırsat vermek, liderlik yapmalarına uygun ortam yaratmaktır. Lider kendi aklından çok başkasının aklından yararlanabilen kişidir.
Liderlik kavramını Owen (2018, s. 28), “liderlik bir yolculuktur, bir varış noktası değil.” şeklinde ifade etmektedir. Liderliği sonuç olarak algılayıp eylemde bulunmaya başladığınızda, geçmişte bir karizma yaratıp uzun yıllar bu karizmanın ekmeğini yemeğe benzer. Liderlik değişim ve dönüşümü ifade eder. Çünkü her yeni sorun, her yeni üretim, her yeni proje yeni alanlar yaratır ve şartları değiştirir. Bu aşamada anahtar sözcük, öğrenmeyi öğrenmek ve sürekli öğrenen birey, öğrenen örgüt kültürü yaratabilmektir. Öğrenmeyi unutan lider, kendisine yapay, camdan bir cezaevi yaratır ve kendisini bu alana hapseder.
Liderlikte mükemmel, iyinin düşmanıdır. Başarılı bir lider olabilmek için mükemmel olmanıza gerek yoktur. Başarılı olabilmek için bireysel zekâdan daha çok kolektif zekâyı kullanmanız, iş birliği yapmanız, iyi takımlar oluşturmanız, çalışanların liderlik davranışlarını desteklemeniz, başka bir anlatımla dağıtımcı lider olmanız gerekir. Her türlü yaratıcı fikri lider olarak düşünmeye çalışıyor, en ilginç fikirleri siz üretiyor, çalışanlara da uygulamalarını istiyorsanız, izleyenleri zihinsel tembelliğe itiyor ve sinerjisi düşük bir örgüt yaratıyorsunuz, demektir.
Örgütsel yapılarla ilgili önemli kalıp yargılardan birisi de, üst yönetici, liderdir yanılgısıdır. Başbakan olmanız, CEO olmanız, rektör olmanız lider olacağınız anlamına gelmez. Yıllarca örgütleri yönettiği halde liderlik yapamayan yüzlerce kişi vardır. Liderlik kritik durumlarda, belirsizliğin yoğun yaşandığı anlarda, izleyenlere yeni yol bulmak ve onları kurtuluşa götürmek ya da sorunu çözmek için optimal öneriler geliştirebilmektir. Hz. Musa, Mısır’dan, ümmetini çıkarıp vaat edilmiş topraklara götürme yolculuğu bir liderliktir. Liderlik unvanınız ne olduğu değil, ne yaptığınızla ilişkili bir kavramdır. Halk arasında sıklıkla kullanılan bir atasözü vardır: “Güne gölge yağmura süzek.” Herhangi bir örgütün en üst biriminde olmanız, etkili ve yetkin olduğunuz anlamına gelmez.
Liderlikte etkililik, örgütü kendi başına gidemeyeceği, ulaşamayacağı bir noktaya taşıyabilmektir. Örneğin, iktidara geldiğinizde GSMH 5000 $ iken, 5 yıl sonra seçimlere giderken GSMH 11000 $ ise, iyi bir lider olduğunuzun göstergesidir. Bu aşamada iyi bir ekonomist, iktisatçı olmanıza gerek yoktur. İyi iktisatçıları, maliyecileri, sanayicileri, sağlıkçıları, eğitimcileri kabinenizde toplamış olmanız ve ortak bir hedefe yöneltmeniz yeterlidir. Bu durumda değişim, dönüşüm, yenileşme ve gelişme liderliğin köşe taşlarını belirler.
Liderliği kutsar, yöneticiliği önemsiz hâle getirirseniz, yöneticiliğin yapması gereken esas işlevlerden de uzaklaşırsınız. 56. Dönem ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger’ın da ifade ettiği gibi: “Liderler dünyayı değiştirebilir ancak dünyayı döndürenler yöneticilerdir.” Örgütün rutin süreçleri yöneticiler üzerinden yürür. Owen’ın da (2018, s. 38) ifade ettiği gibi: Liderler ihtiyaç duydukları kaynaklara sahiptir yöneticiler ise, kısıtlı bütçeler üzerinden eylemde bulunurlar. Liderler kendi sorumluluklarını seçme, yöneticilerin ise prosedürlere uyma zorunluluğu vardır. Liderler, nereye gideceklerine kendileri karar verirler. Yöneticiler ise tüm alt birimlerden gelen talepleri karşılamakla yükümlüdürler.
Liderler, geçmişte kendilerini başarıya taşıyan taktikleri sürekli uygulayarak yeniden başarıya ulaşacaklarını varsayarlar. Bu durum, liderin sonunu hazırlar. Tarihte bu konuda en ünlü lider Hannibal’dır. MÖ: 700 yıllarında filleri ve kurnaz savaş taktikleri ile Roma’yı dize getirmiş ve yine Romalılar tarafından yenilgiye uğratılmıştır. Yenilme sebebi her savaşta hep aynı taktiği kullanmasıdır. Rakipleri artık onun ne yapacağını ezberlemiştir. Aynı durum, I. Dünya savaşı esnasında meşhur Fransız topçularının başarısıdır ve Fransızlar, Almanları yenmişlerdir. Fransız topçu birliği geçmişi kutsayıp kibirli hareket etmiş ve yenileşmemiştir. II. Dünya savaşı esnasında Almanları topçu birlikleri ile karşılamışlar ve Alman tankları karşısında yer ile yeksan olmuşlardır. Liderlerin bilmesi gereken en önemli durum: “Dünkü güneş ile bugünün çamaşırının kurumayacağı.” gerçeğidir. Yakın tarihimizdeki siyasi olaylar, ekonomik krizler bu durumun en iyi göstergesidir.
Liderlik ile ilgili literatürün çoğunluğu İngilizce yazıldığı ve liderliğin kuramsal temelleri ABD’de ortaya koyulduğu için, başarılı liderlerin hayat hikâyeleri, davranışları ya da stratejileri, III. Dünya ülkelerinde kitaplardan, makalelerden okunarak taklit edilmeye çalışılır. Özellikle Amerikalı yazarların, şapkadan tavşan çıkarmak gibi hokus pokus davranışları en ince ayrıntısına kadar incelenir. Yönetim bilimi evrensel özellikler taşımasına rağmen, kültürel farklar önemli bir etkiye sahiptir. T- Tipi (Türk Tipi) örgütlenme ve yönetim biçimi Türk toplumunun gelenekleri ile örtüşür. Bir Amerikalı çalışanı güdüleyen unsurlar Japon için hiçbir anlam ifade etmediği gibi çatışmanın nedeni de olabilir. Owen (2018, s. 50) liderliğin evrensel olduğu ile ilgili görüşün, tamamen mit olduğunu ileri sürmektedir. Fransız, Japon, İngiliz ve geleneksel kültür karşılaşması yaptığı çalışmasında; karar sürecinde İngilizlerin pragmatik, Japonların uzlaşma, geleneksel kültürün toplumsallık ve Fransızların ise daha çok tepeden aşağıya doğru enine ve boyuna düşünme şeklinde oluştuğunu ileri sürmektedir. Bu duruma göre liderlerin kültürü öğrenmek ve kültürel bilgi oluşturmak yerine, kültürel zekâ oluşturmaya çalışması ve bu düşünme biçimini geliştirmesi daha sağlıklı bir yaklaşım olacaktır.