Kahramanmaraş merkezli asrın felaketinin üzerinden tam olarak 1 yıl geçti. Ülkemizin 11 kentinde büyük hasara ve acıya yol açan depremde, 53 binden fazla kişi hayatını kaybetti. Türkiye, depremin yaralarına merhem olmaya çalışırken diğer yandan da Marmara’daki olası depremi araştırıyor.


  
Jeoloji Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Okan Tüysüz açıklamalarında, Marmara Bölgesi’nde beklenen deprem riski hakkında çarpıcı yorumlar yaptı.

Türkiye’nin coğrafi alanı ve jeolojik yapısından dolayı dünyanın en aktif deprem bölgeleri üzerinde bulunduğunu vurgulayan Tüysüz, “Ülkenin en önemli deprem kaynaklarından biri olan yaklaşık 1600 kilometre boyundaki Kuzey Anadolu Fayı Bingöl Karlıova’dan başlayarak batıya doğru Erzincan-Niksar-Tosya-Bolu yönünde uzanıyor. Bolu’dan batıya doğru kollara ayrılan fayın kuzey kolu Düzce ve Sakarya’dan geçerek İzmit Körfezi’nden denize giriyor ve Adalar açığından geçip Kumburgaz-Silivri-Tekirdağ açıklarından geçerek Mürefte’de tekrar karaya çıkıp Saros Körfezi’nden Kuzey Ege ve Yunanistan’a kadar uzanıyor. Ölçümlere göre bu kolda fayın 15-20 mm/yıl olan hareket hızı diğerlerine göre çok daha fazla ve bu nedenle de “Ana Kol” olarak adlandırılan bu kolda depremler daha sık oluyor. Bolu-Geyve-İznik Gölü’nden geçen güney kol ise Gemlik körfezinden Marmara suları altına girip sahile paralel uzanıyor. Erdek’te karaya çıkarak Edremit Körfezi’ne doğru uzanıyor. Bu kol da büyük depremler üretiyor ancak daha geniş zaman aralıklarıyla.” şeklinde konuştu.


  

MARMARA İÇİN SÜRE SINIRINA GELİNDİ

Deprem bilimindeki genel kuralı, “Bir yerde geçmişte büyük bir deprem olmuşsa, belli bir süre sonra orada yine benzer depremler olacaktır.”  Tüysüz, “Her ne kadar zamanını belirlemek mümkün değilse de büyük deprem olasılığı yüksektir.” ifadesi yer aldı.


  
EN BÜYÜK ZARARI KIYI ŞERİT GÖRECEK

Beklenen büyük depremin meydana gelmesi durumunda ortaya çıkan senaryoların “iç açıcı olmadığını” ifade eden Prof. Dr. Tüysüz, en büyük hasarı Marmara Denizi kıyılarındaki yerleşim yerlerinin göreceğini dile getirdi. Depremle mücadele kapsamında en önemli husus, depremin en şiddetli olacağı düşünülen yerlerde nüfusun ve sanayinin çoğaltılması ve bunların tehlikenin yüksek olduğu yerlerden uzaklaştırılması gerektiğini dile getiren Tüysüz, İstanbul’da bu kuralın hiçe sayıldığını belirtti.


  
Kahramanmaraş merkezli asrın felaketinde Türkiye’deki illerin ve binaların depremlere ne derece dirençsiz olduğunun ağır bedellere yol açtığını anlatan Prof. Dr. Tüysüz, “Nüfusumuzun artmasına ve kırsaldan kente göçün hızlanmasına bağlı olarak 1950'li yıllardan bu yana giderek ivmelenen plansız kentleşme ve bir türlü gelişmiş ülkeler seviyesine çıkartılamayan yapı işçiliği ve denetimi, deprem dirençsiz kent sorununun kar topu gibi giderek büyümesini sağlarken büyük ölçüde siyasi beklentilerle çıkartılan onlarca imar affı da afet dirençsiz yapıları önlemek bir yana aksine teşvik eden bir unsur olmuştur.” dedi.

"İSTANBUL’DA 70-80 BİN BİNA ÇÖKECEK YA DA AĞIR HASAR ALACAK"

Ankara'da hasta yakınları doktora ve hastane polislerine saldırdı Ankara'da hasta yakınları doktora ve hastane polislerine saldırdı

Marmara’daki olası depremin İstanbul’da 700 bin yapıda hasara yol açacağını, bunların 70-80 bin tanesinin ise ya çökeceğini ya da ağır hasar alacağını bilrdiren Tüysüz, şunları ekledi:


  
“Marmara içerisinde olacak büyük bir deprem sadece İstanbul’u değil Marmara Bölgesi’ndeki hemen hemen tüm yerleşim birimlerini etkileyecektir. 
Bu tür bir depremin olası etkileri farklı araştırmacılar tarafından ortaya konmuştur. Okan Tüysüz ve Korhan Erturaç tarafından hazırlanan aşağıdaki haritanın ortasında siyah ile gösterilen çizgi, kırılması beklenen fayı gösterir.  En kötü senaryoda bu fayın 7,5 civarı bir deprem üretmesi bekleniyor. Haritada siyah (Şiddet 10) ve kırmızı (Şiddet 9) ile gösterilen alanlar depremde en büyük sarsıntıyı dolayısı ile de en büyük hasarı yaşaması beklenen yerleri gösteriyor. 


  

Uzmandan korkutan İstanbul depremi sözleri! Haritayı paylaştı: 70-80 bin bina çökecek - Sayfa 13
Turuncu renk bir derece daha zayıf şiddeti ifade eder. Olası depremde en yoğun sarsıntının bu iki renk ile gösterilen alanlarda yaşanacağı öngörülebilir. Sarı, mavi ve yeşil alanlar giderek azalan şiddet dağılımını gösterir. Bu bölgelerde ise çok kötü inşa edilmiş yapılarda orta-zayıf hasar beklenebilir.  Haritanın sağında hangi rengin hangi şiddete (büyüklüğe değil) karşılık geldiği gösteriliyor.”