Geçen yıl gerçekleşen seçimlerin ardından piyasalarda Türkiye'ye karşı bir olumlu yönelim gözlendiğini ifade eden Weiler, yeni ekonomi yönetiminin güvenilirlik kazandığını ve uluslararası yatırımcıların yeniden Türkiye'ye ilgi göstermeye başladığını söyledi. Weiler, bu değişimle birlikte Türkiye'nin kredi derecesi olan B seviyesine rağmen, piyasanın not artışlarını fiyatlamaya başladığını ve bu konuda beklenti içinde olduğunu belirtti.
Türkiye'nin makroekonomi politikalarındaki olumlu değişikliklere rağmen, yabancı yatırımların bir kısmının önceki dönemde çıktığına işaret eden Weiler, şu anda uluslararası yatırımcı topluluğunun büyük bir bölümünün Türkiye'ye tekrar ilgi gösterdiğini ancak henüz tam anlamıyla geri dönüş olmadığını dile getirdi.
Weiler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın enflasyonla mücadele konusundaki politikalarına vurgu yaparak, piyasanın faizde zirveye yaklaşıldığı düşüncesine rağmen, gelecekteki faiz artışı beklentisinin bulunduğunu ifade etti. Türkiye'deki yüksek enflasyon ve yüzde 42,5 seviyesindeki faizin, yatırımcılar için pozitif bir reel oran getirisi sağlanması gerektiğini belirten Weiler, bu konuda ilerleme kaydedildiğini ancak daha fazla adım atılması gerektiğini söyledi.
Ayrıca, Türkiye'de tahvil ihraçları konusunda oldukça iyimser olduklarını dile getiren Weiler, bu yılın tüm tahvil ihraçları için rekor bir yıl olabileceğini öngördü. Önceki rekorun 20 milyar dolar olduğunu hatırlatan Weiler, kişisel görüşüne göre bu yılın 25 milyar doların üzerinde bir tahvil ihraç büyüklüğüne ulaşabileceğini ifade etti.
Son olarak, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye'nin kredi notu güncellemelerine değinen Weiler, Moody's tarafından son olarak yükseltilen Türkiye'nin, temel faktörlere ve diğer not kuruluşlarının değerlendirmelerine bakıldığında, bu yıl için not artışı potansiyeli olduğunu belirtti. Ancak, Türkiye'nin mevcut tek B notuyla değerlendirilmesi göz önüne alındığında, yatırım yapılabilir kredi notuna dönmesinin biraz zaman alabileceğini ekledi.
