Güncel

"Number One Teşkilatta!" Yaprak Dökümü

EBS istifa depremi ile sallanıyor. Ali Yalçın’ın, "Türkiye’nin 'number one' teşkilatı" olarak tanımladığı Eğitim-Bir-Sen Adana 1 No’lu Şube Başkanı Mehmet Sezer ve Şube Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Gün sendikadaki görevlerinden istifa ettiler. Bu istifalar seçimlere iki yıl kala sendikada yaprak dökümünün şimdiden başladığına işaret etmektedir.

Abone Ol

EBS istifa depremi ile sallanıyor. Ali Yalçın’ın, "Türkiye’nin 'number one' teşkilatı" olarak tanımladığı Eğitim-Bir-Sen Adana 1 No’lu Şube Başkanı Mehmet Sezer ve Şube Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Gün sendikadaki görevlerinden istifa ettiler. Bu istifalar seçimlere iki yıl kala sendikada yaprak dökümünün şimdiden başladığına işaret etmektedir.

Bu ne beter çizgidir bu

Bu ne çıldırtan denge

Yaprak döker bir yanımız

Bir yanımız bahar bahçe

Şarkısındaki gibi çıldırtan dengeler uğruna yapraklar dökülmeye devam ediyor. Fakat her ne hikmetse teşkilata, genel merkeze vantuz gibi yapışanlar bir türlü dökülmüyor. Faturayı hep aşağıdakiler ödüyor. Genel Merkezde hep bahar hep bahçe. Oraya kış gelmiyor. Daha dün Genel Merkezin istifa ettirdiği Iğdır Eski İl Başkanı Malik Akşit, Iğdır'da bir otel odasında önceki gün ölü bulundu. Malik Akşit’in istifasını isteyen genel merkez yöneticisi, şimdi o pahalı koltuğunda vicdanı rahat oturabilecek mi? Akşam vicdanı rahat bir şekilde başını yastığa koyabilecek mi? Eski İl Başkanımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır ve teşkilatımıza başsağlığı diliyoruz.

Bizim mayamız vefa ile yoğrulmuş diyen Ali Yalçın, niçin bir taziye mesajı yayımlamadı? Ramazan Çakırcı’nın başta Doğu ve Güney Doğu illerimiz olmak üzere şubelere olur olmaz, gereksiz ve yersiz müdahaleleri, teşkilatımıza telafisi güç ve imkânsız zararlar vermektedir. On altı yıldan beri genel başkan yardımcılığı koltuğunda oturan ancak sendikaya zerre kadar katkısı olmayan Ramazan Çakırcı, artık yeter! Bu soylu harekete daha fazla zarar verme hakkın yoktur.

 

Ali Yalçın’ın, "Türkiye’nin 'number one' teşkilatı" olarak tanımladığı Eğitim-Bir-Sen Adana 1 No’lu Şube Başkanı Mehmet Sezer ve Şube Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Gün’ün sendikanın 30.08.2024 tarihli sosyal medya hesaplarında istifa ettiklerini duyurdular. Bu istifalarla birlikte seçimlere iki yıl kala sendikada yaprak dökümünün şimdiden başladığı dilden dile dolaşmaktadır.

Teşkilat buluşmaları, Ali Yalçın’ın bilindik sözlerinin tekrarı niteliğindeki konuşmaları katılımcıların elleri patlarcasına alkışları arasında tamamlanmasına sahne oluyor. Hâlbuki teşkilat buluşmalarının asıl amacı, üyelerin düşüncelerini alarak yeni yol haritaları oluşturmaktır. Maalesef bu toplantılarda üyenin düşüncesini söylemesine fırsat verilmiyor. Yapıcı ve seviyeli eleştiri yapanlar hemen ötekileştiriliyor ve hain damgası yiyor. Haliyle istişare kültürü kalmayan bir sendikada, kamu çalışanlarının yaşam standartlarının iyileştirilmesine yönelik politikaların üretilmesi de beklenemez.

Taşra yöneticilerinin sendika çalışmaları kapsamında okullara giderek öğretmenler odasında, öğretmenlere bir dokunmak istediklerinde bin ah işitmektedirler. Genel merkezin öğretmenlerin ve kamu çalışanların özlük ve mali haklarının iyileştirilmesine yönelik politika geliştirememesi, sahada taşra yöneticilerini zor durumda bırakmaktadır. Taşra yöneticileri de çareyi Hükümetimizin memurlara verdiği iyileştirmeleri sahiplenmede ve önceki kazanımları allayıp pullayarak yeni kazanımlar elde etmişçesine eski kazanımları tekrarlayarak çıkış yolu bulmaya çalışmaktadırlar.

Mehmet Sezer 19.08.2024 tarihli sosyal medya hesabından; “Sendika binamızda gerçekleştirdiğimiz yönetim kurulu toplantımızda eğitim gündemini ve sendikal çalışmalarımızı istişare ettik. Alınan kararların hayırlı olmasını diliyorum.” Paylaşımından on gün sonra kişisel nedenleri gerekçe göstererek istifa etmesi inandırıcı bulunmamıştır.

Mehmet Sezer 27.06.2024 tarihli yazısında Rahmetli Kurucu Genel Başkanımızın Mehmet Akif İnan'ın "Biz, ucuz işlerin sendikası değiliz. Gelecek günlerin, kalıcı iş ve eylemlerin sendikasıyız" sözünü alıntılayarak  “Mücadele Dolu On Yıl” başlıklı yazısında işaret ettiği üzere istifasının arkasında Genel Merkez Yöneticilerinin sendikacılıkla ilgisi olmayan şahsi ve bir o kadarda ucuz işlerle iştigal olmalarına bir tepki olarak mı istifa etti? Veya şube içindeki bir güç mücadelesinden dolayı mı istifa etti? Veyahut Genel Merkez Yönetiminden istifası mı istendi?

Üç dönem kuralının devam etmesi yönünde oy kullanan ancak dördüncü kez şube başkanlığına aday olan Mehmet Sezer, ne hikmetse seçimlere iki yıl kala istifasının gerçek nedenini üyeler merak etmektedir. Genel Merkez ya da Şube Başkanlığı tarafından üyeleri tatmin edici bir açıklama yapılması kamuoyu tarafından beklenilmektedir.

Mehmet Sezer’in özeleştiri niteliğinde olan veda mesajında; “2022 yılına geldiğimizde aslında benim için '3 dönem kuralı' sebebiyle başkanlık süreci tamamlanmıştı. Ancak kongrede oy çokluğuyla alınan karar neticesinde 3 dönem kuralı kaldırıldı. Tarihe not düşmek adına söylememizde yarar vardır ki, ilgili oylamada 3 dönem kuralının devamı yönünde oy kullanmıştım. Dördüncü dönem şube başkanlığımın devam ettiği süreçte hem şube başkanlığından hem de genel merkezdeki görevimden istifa ettim. Şayet makam ve mevki sahibi olmayı faydalı olmanın önünde tutmuş olsaydım 2030 yılı sonuna kadar sendikada başkan sıfatıyla devam etme imkânım vardı. Fakat başkanlığımın, bizden sonra gelecek arkadaşlarımızın önünü açmak için camiamızda bu minvalde olumsuzluk olarak gördüğümüz uygulamalara benzer bir sürece dönüşmesini istemedim. Başkanlıkları döneminde işi yürütememesine rağmen sorumluluğunu yerine getiremediği koltukta kalabilmek için her türlü yola başvuran kimselerin varlığına çok kez şahit olduk.” dedi.

12.06.2022 tarihinde yapılan Tüzük Tadil Kongresine gidilen yolda, sendikanın saltanatlığa dönüşmemesi için ve yeni Akif İnanların, yeni Erol Battalların, yeni Ahmet Gündoğduların yetişmelerine fırsat tanıyarak sendikamızın dinamizmi ve gelişmesi,  tüzüğümüzün 33. maddesinde belirtilen; “sendika yönetim kurullarında en fazla üç dönem görev yapma sınırlaması” nın korunmasına bağlı olduğunu kendimizi parçalarcasına yoğun bir propaganda çalışması sürdürdük. Geldiğimiz noktada ne kadar haklı olduğumuz herkes tarafından idrak edildi.

Sendikanın durağanlaşmasında ve gelişmesinin önündeki en önemli engel, heyecanı ve coşkusu kalmamış on yıllarca koltuklarını korumaktan başka sendikaya bir değer katmayan ve metal yorgunu olan şimdiki yöneticilerdir.

Üç dönem kuralının tartışıldığı günlerde üyelerimizi bilgilendirmek ve sendikamızın gelişmesi için öneriler sunarken, sendikadan nemalanan bir avuç çıkar ve menfaat şebekesinin, acımasızca itibar suikastlarına maruz kaldık. “O, müdür olamadığı için ötüp duruyor. Onun düşüncelerini kaale almayın. O teşkilat içerisine fitne tohumlarını ekiyor ve tefrika çıkarıyor.” şeklinde algı oluşturdular. Sendikanın gücünden zenginleşen 3-5 tane rantiyeci, gerçek yüzlerinin görünmemesi için o gün böyle bir algı oluşturdular. Şimdi bir milyon üye, sendikaya kimlerin zarar verdiğini ve kimlerin makam, mevki, şan, şöhret ve gayrimenkul hırslarının olduğunu gördü.

Ali Yalçın ve saz arkadaşlarının vesayetçi ve rantçı uygulamalarından birçok taşra yöneticilerinin rahatsız oldukları teşkilat içerisinde konuşulmaktadır. Yaprak dökümünde sırada hangi şube var? Bekleyip göreceğiz…

                                                                                                                     Yıldırım Demirci